Mobbing Suçu ve Cezası
Türk Ceza Kanunu’nda “psikolojik taciz” ya da “mobbing” olarak adlandırılan bir suç tipi belirtilmemiştir. Bununla birlikte, psikolojik tacize yol açan eylemler, bazı suçların tanımına uygundur ve bu durum hukuki bir yaptırım uygulanmasına imkan sağlar. Bu durumda, mobbing eylemi ile ilgili olarak aşağıdaki suçlar öne çıkar:
1. İntihara yönlendirme (TCK m. 84),
2. Kasten yaralama (TCK m. 86-87),
3. Eziyet (TCK m. 96),
4. Cinsel saldırı ve cinsel taciz (TCK m.102-105),
5. Cebir (TCK m. 108),
6. Kişinin huzur ve sükununu bozma (TCK m.123),
7. Hakaret (TCK m. 125),
8. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (TCK m. 117),
9. Nefret ve ayrımcılık (TCK m. 122),
10. Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m. 134)
Bu suçlar, psikolojik tacizin yani mobbingin hedeflediği hukuki değerleri korumak amacıyla özellikle tasarlanmış olmasalar da, mobbinge sebep olan birçok eylemi ayrı ayrı cezalandırabilecek niteliktedirler. Ancak her bir suçun belirli koşullar ve özel unsurlar gerektirdiği ve hiçbirinin mobbingin zarar verdiği hukuki değeri tam ve doğrudan koruyamadığı unutulmamalıdır. Bu durum, hukukun tam olarak amacına ulaşamamasına neden olmaktadır. Birçok ülkede, hem İş Kanunu’nda hem de Ceza Kanunu’nda mobbinge özel düzenlemeler mevcuttur.
Mobbing Eyleminin Eziyet Suçu Açısından Değerlendirilmesi
Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesinde belirtilen “eziyet” suçu, eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda tam karşılığı olmayan bir suçtur. Bu suçun, yasallık ve belirlilik ilkesi açısından bazı sorunlara yol açtığı hukuk çevrelerinde öne sürülmektedir. Bu eleştiri haklı görülse bile, mevcut durumda çözüm olarak, madde gerekçesine dayanarak, TCK’nın 94. maddesinde tanımlanan “işkence” suçuna başvurulması önerilmektedir.
Eğer bir kişi, sistematik olarak, insan onuruna aykırı bir şekilde, bedensel ya da ruhsal acıya ya da aşağılanmaya kasıtlı olarak yol açıyorsa, bu eylem “eziyet” suçunu oluşturur. “Sistematik” olma durumu, hareketlerin tekil ve anlık olmaması, belirli bir süre boyunca devam etmesi ve düzenli bir bütünlük göstermesi anlamına gelir. Yargıtay’ın bu tanımı kabul ettiği de belirtilmektedir.
Bu tanımlamayı kabul edersek, insan onuruyla bağdaşmayan, sistematik ve bütüncül bir şekilde acı çektirme ya da aşağılama eylemlerinin, mobbing eylemlerini de içerdiği açıktır. Hatta Yargıtay, bir mobbing vakasını “eziyet” suçu kapsamında değerlendirmiş ve beraat kararını bozmuştur. Bu olayda, özel kalem müdürlüğünde memur olan mağdurun sözleşmesi feshedilmiş, fakat İdare Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine işine geri dönmüş, sonrasında bir dizi zorlukla karşılaşmıştır.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017 tarihli bir kararına atıfta bulunarak, mobbingin sistematik yönünü vurgulamış ve yer değiştirme, anlamsız işler verme, yok sayma gibi eylem örneklerini vermiştir. Bu çerçeveden hareketle, Daire, mağdurun sıkıntı çekmesi, incitilmesi ve pasifleştirilmesi kastını vurgulayarak, eylemlerin “eziyet” suçunu oluşturduğuna karar vermiştir.
Mobbing Eyleminin İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Açısından Değerlendirilmesi
Türk Ceza Kanunu’nun “İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali” başlıklı 117. maddesinde birden fazla suç tipi düzenlenmiştir. Hem bu suçun tanımı hem de daha önce bahsettiğimiz “eziyet” suçuyla ilgili Yargıtay kararında belirtilen karşı oya dayanarak, ikinci fıkrada belirtilen suçun psikolojik tacizle ilgili olduğunu görüyoruz.
Ancak, bu ikinci fıkradaki düzenleme, hukuk literatüründe genellikle “sömürü” bağlamında değerlendirilir. Bu nedenle, maddeye göre asıl korunan değer, failin (genellikle işveren) mağdurun (genellikle işçi) emeğini sömürme eylemidir. Bunun için, failin ya işçiyi ücretsiz olarak çalıştırması, ya açıkça orantısız düşük bir ücretle çalıştırması ya da insan onuruyla bağdaşmayan koşullarda çalıştırması ve barındırması gerekmektedir. Mobbing açısından en fazla karşılaşılan durum genellikle bu üçüncü eylemdir.
Fakat, genel olarak kabul gören ve suçun gerçekleşmesini oldukça zorlaştıran “çalıştırma ve konaklatmanın birlikte gerçekleşmesi” görüşü kabul edilirse, mobbing eylemlerinin büyük çoğunluğu bu suçun kapsamına girmeyecektir. Ayrıca, söz konusu eylemlerin gerçekleşebilmesi için mağdurun çaresizlik, yalnızlık veya bağımlılık durumunun sömürülmesi gerekmektedir. Her ne kadar bu üç koşulun yasallık açısından sorunlu olduğu belirtilse de, her mobbing eyleminde bu koşulların birinin bulunduğunu söylemek mümkün olmayabilir. Dolayısıyla, bu düzenlemenin mobbingi tamamen kapsadığını söylemek doğru olmayacaktır.