Tehdit Suçu Nedir?
Tehdit suçu, bir kişinin başka bir kişiye ya da bir gruba zarar vermeyi veya haksız bir yarar sağlamayı amaçlayarak sözlü ya da yazılı olarak açık veya örtülü bir şekilde belirttiği söz, davranış ya da işlemlerdir. Bu tür davranışlar, bir kişinin kendisini ya da yakınlarını ciddi bir zarara uğratacağı, malını ya da itibarını bozacağı veya yasadışı bir eylemde bulunacağı şeklinde olabilir.
Tehdit suçu, pek çok ülkede ceza kanunları tarafından suç olarak tanımlanmıştır. Suçun cezası, ülkelere ve tehdidin ciddiyetine göre değişebilir. Ancak, genellikle cezalar arasında hapis cezası, para cezası ve bazı durumlarda toplum hizmeti cezası bulunur.
Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “Gözdağı verme” anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür.
TCK’nın 106. Maddesinde yer alan “bahisle” kelimesi ile yalnızca sözlü anlatımlar değil, fiili davranışlar da kastedilmektedir. Nitekim kanun koyucu bu maddenin 2. fıkrasının (b) bendinde tehdidin mektupla veya özel işaretlerle işlenmesini suçun nitelikli halleri arasında kabul etmiş ve basit şekline göre daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasını öngörmüştür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır.
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir.
Suçun oluşabilmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili “Korkutmak amacıyla” yapmış olmasıdır.
5237 sayılı TCK’nın 106. maddesinin gerekçesinde de; “Tehdidin özelliği, kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin, tehdit edenin iradesine bağlı olmasıdır. Tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, gerçekten veya en azından görünüş itibarıyla failin takdirine bağlıdır. Fakat bu, kötülüğün mutlaka tehdit eden tarafından gerçekleştirileceği anlamına gelmez; bir üçüncü kişi vasıtasıyla bu kötülüğün gerçekleştirileceğinin bildirilmesi ile de, tehditte bulunulabilir. Suçun oluşması bakımından tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli değildir. Tehdidin objektif olarak ciddî bir mahiyet arz etmesi gerekir. Yani, istenilenin yerine getirilmemesi hâlinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objektif olarak mevcut olmalıdır. Sarf edilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alınan kişi üzerinde ciddî bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddî şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddî bir mahiyet arz eden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değildir. Kişi, fail, objektif olarak ciddî bir mahiyet arz eden söz ve davranışlarla mağduru tehdit etmek istemiş olmasına rağmen; mağdur bu söz ve davranışları ciddiye almamış olabilir. Bu durumda tehdit yine gerçekleşmiştir. Tehdidin gerçekleşip gerçekleşmemesi, muhatabı üzerinde etkili olup olmamasına bağlı tutulmamalıdır. Failin de kendisinin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkân ve iktidara sahip olduğu kanaatini karşı tarafta uyandırdığını bilmesi gerekir. Mağdurda bu kanaat uyandırıldıktan sonra, failin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkan ve iktidara gerçekte sahip olmamasının bir önemi yoktur. Mağdur tehdit konusu tecavüzün ciddî olduğuna hile kullanılmak suretiyle inandırılmış olabilir. Fakat, batıl inançlara dayanılarak bir kötülüğe maruz bırakılabileceği beyanıyla, bir kimse tehdit edilmiş olmaz.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Tehdit suçuyla korunan hukuki yarar TCK’nın 106. maddesinin gerekçesinde; “Tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.” şeklinde açıklanmıştır.
Tehdit suçunun mağduru iç huzuru ve sükunu, irade oluşturma ve iradi hareket hürriyeti ihlal edilen kişidir.
Tehdit suçunun mağduru herkes olabilir. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için mağdurun belirli bir kişi ya da kişiler olması gerekir. Muhatabı belli olmayan tehdit eylemleri diğer şartların da varlığı halinde TCK’nın 170. maddesi kapsamında “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” ya da 213. maddesi kapsamında “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” olarak değerlendirilebilecektir.
Tehdit suçu, mağduru belli kişiler olan suçlardan olduğundan farklı kişilere karşı değişik zamanlarda işlenen tehdit eylemleri, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmiş olsa bile, zincirleme suç hükümleri uygulanamayacak, gerçek içtima hükümleri uyarınca uygulama yapılacaktır.
Tehdit Suçunun Cezası Ne Kadardır?
Tehdit suçu işleyen kişilere verilecek cezalar, ülkeye ve tehdidin ciddiyetine göre değişebilir. Tehdit suçu, çoğu ülkede ceza kanunları tarafından suç olarak tanımlanmaktadır ve cezası hapis cezası, para cezası veya toplum hizmeti cezası gibi farklı cezalar içerebilir.
Türkiye’de, tehdit suçu Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde tanımlanmaktadır. Buna göre, bir kişinin kendisine, yakınlarına veya bir başkasına karşı şiddet veya başka bir zarar eylemiyle tehdit edilmesi, cezai bir suçtur. Tehdit suçu işleyen kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Ancak, tehdit suçunun kadına karşı ya da silahla işlenmesi gibi nitelikli hallerin varlığı halinde verilecek ceza artırılır. Böylelikle alınacak ceza 5 yıla kadar çıkabilir.
ABD’de tehdit suçu, devlet ve eyalet yasalarına göre farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Federal yasalara göre, bir kişinin bir federal memura veya bir kamu görevlisine yönelik tehditleri, 5 yıla kadar hapis cezası veya 250.000 dolara kadar para cezasıyla cezalandırılabilir. Bir kişinin federal bir tesisi tehdit etmesi, 5 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ve 250.000 dolara kadar para cezası ile cezalandırılabilir.
Diğer ülkelerde ise tehdit suçu, ülkenin yasalarına göre farklı şekillerde cezalandırılabilir. Örneğin, İngiltere’de bir kişi, bir başkasını öldürmek veya yaralamakla tehdit ettiği zaman, 7 yıla kadar hapis cezası alabilir. Ayrıca, Almanya’da tehdit suçu, para cezası veya hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Tehdit Suçunun Unsurları Nelerdir?
A. Tehdit Suçunun Maddi Unsurları
1. Tehdit Suçunda Fail
Tehdit suçunda fail, tehdit eden kişidir. Fail, söz, yazı veya davranışlarıyla bir kişiyi veya bir grup insanı zarar vermeye veya haksız bir yarar sağlamaya tehdit eden kişidir.
Suç herkes (gerçek kişiler) tarafından işlenebilir. Ancak kamu görevlisi bu suçu görevi dolayısıyla verilen vasıtalarla işlemişse TCK’nın 266.maddesinde öngörülen suçun temel cezasını ağırlaştıran nitelikli halden cezalandırılır.
2. Tehdit Suçunda Mağdur
Suçun mağdurunun belirli kişi veya kişiler olması bu suçun gerçekleşmesi için şarttır. Mağduru belirsiz tehditler bu suçu meydana getirmez. TCK’nın 213’üncü maddesinde düzenlenen şartları taşıması halinde, kitlelere yönelik yapılan tehdit fiilleri, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunu meydana getirir.
Suçun gerçekleşmesi için tehdidin mağdurun şahsına yönelik olması şart değildir. Mağdurun yakınlarına yapılan tehditte de bu suç meydana gelir. Zira madde metninde “kendisinin veya yakınının” ibaresi bulunmaktadır. Mağdurun yakınından anlaşılması gereken madde gerekçesinde belirtildiği üzere mağdurla akrabalık veya yakınlık ilişkisidir. Örneğin, anne, baba, dayı, teyze, hala, amca veya aralarında sıkı ilişki bulunan dost, arkadaş vb. Mağdurun yakınlarına karşı gerçekleştirilen tehdit söyleminden failin sorumlu tutulabilmesi için mağduru korku ve kaygıya sevk etmeye elverişli olması gerekir.
Ruhi ve fiziki durumları itibariyle algılama yeteneği olmayanlara karşı tehditte bulunulması halinde ceza verilmez. Her ne kadar tehdit söylemi korku ve endişe doğurmaya elverişli olsa da bu kişilerin algılama yeteneği gelişmediğinden bunlara karşı tehdit suçu işlenemez. Fail tarafından algılama yeteneği olmayan kişilere karşı (akıl hastalığı, sağırlık, sarhoşluk gibi) meydana getirilen eylem yakınlarını korku ve telaşa düşürmeye elverişli ise, bu kişilere (yakınlarına) karşı tehdit suçu gerçekleşebilir.
3. Tehdit Suçunun Konusu
Tehdit suçu yapısı itibariyle soyut tehlike suçudur. Tehlike suçlarında, hareketin yöneldiği konunun objektif olarak zarara uğrama tehlikesiyle karşılaşmış olması cezalandırılabilme bakımından yeterlidir. Kanun koyucu, bu tip suçlarda hareketin gerçekleşmesini suçun oluşumu için yeterli saydığından ayrıca tehlikeliliğin hâkim tarafından araştırılmasına gerek yoktur.
Tehdit eyleminin üzerinde gerçekleştiği kişinin (mağdur) huzur ve sükûnu suçun konusunu meydana getirmektedir. Tehdit suçunda sarf edilen sözler kişinin iç huzurunu bozma, korku ve endişeye yol açma elverişliliğine sahipse soyut tehlike gerçekleşmiş olur.
4. Tehdit Suçunda Fiil
Tehdit suçu özelliği itibariyle sırf hareket suçudur. Sırf hareket suçlarında hareketin gerçekleşmesi suçun meydana gelmesi için yeterlidir. Ayrıca neticenin varlığı aranmaz.
Tehdit, failin iradesine bağlı gelecekte meydana gelecek olan kötülüktür. Eğer gelecekte meydana gelecek kötülük yoksa tehdit yoktur. Örneğin, uyarı niteliğine sahip “bisikletime zarar verseydin seni öldürürdüm” sözü gelecekte meydana gelecek bir kötülük olmadığından tehdit suçu gerçekleşmez.
Bildirilen kötülük mağdurun iç huzurunu bozmaya mağdurda korku uyandırmaya elverişli olmalıdır. Bu elverişliliğe sahip olmayan uyarı niteliğinde söz, hareket veya işaret tehdit suçu kapsamında değerlendirilemez.
Tehdit, TCK’nın 106’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında iki şekilde yaptırıma bağlanmıştır. Failin, hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi ilk yaptırım halidir. İkinci yaptırım hali ise, kişinin mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesidir. Kanun koyucu tarafından öngörülen ikinci yaptırım birinci yaptırıma oranla daha hafiftir.
Tehdit suçunun meydana gelmesi için soyut tehlike doğurmaya elverişli eylemin hangi vasıtayla olursa olsun (sözle, mektupla, işaretle vb.) karşı tarafa ulaşması gerekir.
Sözle, yazıyla veya işaretle gerçekleştirilen tehdit eyleminin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe meydana getirmeye elverişli olması gerekir. Elverişli olması suçun gerçekleşmesi bakımından yeterlidir. Ayrıca eylem neticesinde mağdurun sübjektif olarak iç huzurunun bozulması, korku ve endişe meydana getirmesi aranmaz.
B. Tehdit Suçunun Manevi Unsuru
Tehdit suçu yalnızca doğrudan kastla işlenebilir; olası kasıtla, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bu suçun tasarlanarak işlenmesi şart değildir. Fevren yapılsa da tehdit suçu oluşacaktır. Failin şaka amacıyla tehdit içeren ifadelerde bulunması ve bu ifadelerin içeriğinin şaka olduğunun belli olması halinde tehdit suçundan bahsedilemez. Tehdidin objektif olarak ciddi olmadığı belli ise suç oluşmayacaktır.
C. Tehdit Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru
Tehdit konusu zararın haksız olması bu suç bakımından şarttır. Eğer haksızlığı ortadan kaldıran hukuka uygunluk sebebi varsa tehdit konusu zarar haksız olmayacağından suç oluşmaz. Örneğin borcunu ödemeyen borçlusuna alacaklı yasal haklarını kullanacağına ilişkin bildirimde bulunması durumunda alacaklı TCK’nın 26’ncı maddesinde düzenlenen hakkın kullanılması hukuka uygunluk sebebinden yararlanır. Böylece eylem suç teşkil etmez.
Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri
1. Tehdit Suçunun Silahla İşlenmesi
Tehdidin silahla işlenmesi nitelikli unsurunu uygulayabilmek için failin üzerindeki silahı göstermesi şarttır. Silahı göstermek mağdura doğrultmak suretiyle olabileceği gibi göz ucuyla işaret etmesi ile de mümkündür. Gösterme kısmen (kabzası, namlu ucu vb.) veya tamamen olabilir. Zira mağdurun iç huzurunu bozacak elverişlilikte teşhir nitelikli halin uygulanabilmesi için yeterlidir.
Silahla tehdit nitelikli unsurunun uygulanması için silahın bildirilen kötülüğü gerçekleştirmeye ve kullanmaya elverişli olması şart değildir. Silahın boş olması (mermi bulunmaması) veya sahte olması (oyuncak) ya da kurusıkı tabanca olması nitelikli unsurun uygulanmasını engellemez. Silahın mağduru korkutmaya uygun ve elverişli olması nitelikli halin uygulanması için yeterlidir. Silahın gerçek olup olmaması bakımından değerlendirilmesi yapılırken kanun koyucu orta zekâya sahip bir kimsenin anlaması aranmaktadır. Silahın objektif olarak gerçek olmadığı anlaşılıyorsa ve gerçek olmayan silahı göstermek suretiyle tehditte bulunulmuş ise bu nitelikli hal uygulanmaz.
Mağdurun hayatına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle korkutucu elverişliliğe sahip sözle tehditte bulunup objektif olarak gerçek olmadığı anlaşılan silahı gösteriyorsa, fail tehdit suçunu silahla işlenmesi nitelikli halinden değil, TCK’nın 106’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının ilk cümlesinden sorumlu tutulmalıdır.
2. Tehdit Suçunun Failin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi
Failin kılık değiştirmesi, makyaj yapması, maske takması, takma bıyık kullanması gibi kendisini tanınmayacak hale sokmasına rağmen mağdurun tehditte bulunan kişiyi tanıması durumunda bu nitelikli halin uygulanıp uygulanamayacağı tartışmalı ise de; bu nitelikli hal failin tehdit suçunun icra hareketlerini gerçekleştirdiği anda mağdur tarafından tanınmaması halinde uygulanabilir; suç tamamlandıktan sonra tehdide maruz kalan kişinin faili tanıması nitelikli halin uygulanmasını engellemez.
Failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi nitelikli hali yalnızca yüz yüze tehditlerde söz konusu olabilir. Failin telefonla veya mail yoluyla yaptığı tehditlerde bu nitelikli hal uygulanmamalıdır.
3. Tehdit Suçunun İmzasız Mektupla İşlenmesi
İmzasız mektup ibaresinden yalnızca mektup değil herhangi bir vasıta ile yazılmış yazılar da anlaşılmalıdır. Tehdit içerikli yazılan yazılar nereye yazıldığına bakılmaksızın bu kapsamdadır. Faks, telgraf ve e-mail yoluyla yapılan tehditler de bu nitelikli hal kapsamına dâhil edilebilir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için tehdide maruz kalan kişinin eline ulaşan yazıda failin kim olduğunun anlaşılamaması veya kim olduğunun tam olarak belirlenmesinin mümkün olmaması şarttır. Mektupta failin kim olduğu anlaşılıyorsa bu nitelikli hal uygulanmaz.
Sosyal medyada yapılan paylaşımlar belirli bir kişiyi hedef almış olsa bile, muhatabına gönderilen bir yazışma olmadığından nitelikli hal kapsamında değerlendirilemez. Tehdidin doğrudan fail tarafından mağdura ulaştırması şart değildir. Üçüncü bir kişiyle de ulaştırılsa bu suç işlenmiş olur. Faili belirlenemeyen telefonla yapılan tehdit içerikli konuşmalar bu nitelikli hal kapsamında değerlendirilmelidir.
4. Tehdit Suçunun Özel İşaretlerle İşlenmesi
Mermi, kanlı bıçak, idam ilmeği, tabanca resmi, boğazını kesme gibi işaretlerle işlenmesi tehdit suçunun nitelikli halini oluşturmaktadır.
5. Tehdit Suçunun Birden Fazla Kişi Tarafından İşlenmesi
Kastedilen, suçun iştirak (azmettiren veya yardım eden) halinde işlenmesi değil, suçun icra hareketlerini birlikte (müşterek) gerçekleştiren kişi sayısının birden fazla olmasıdır. “Birlikte” deyiminden birden fazla kişinin (iki veya daha çok kişi) bu suçu işlerken birlikte hareket etmeleri (müşterek) anlaşılmalıdır.
6. Tehdit Suçunun Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi
Var olan suç örgütünden kast edilen adli kayıtlara geçmiş suç örgütüdür. Var sayılan ise, esasen var olmayan ancak var olduğu sanılan suç örgütlerini ifade etmektedir.
7. Tehdit Suçunun Kadına Karşı İşlenmesi
Birçok ülkede, kadınlara karşı tehdit suçu ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Kadına karşı tehdit suçu, bir kadına karşı yapılan tehdit, şiddet veya baskı ile ilişkilidir. Bu tür suçlar, kadınların hayatını tehdit edebilir, psikolojik etkileri olabilir ve kadınların özgürlüklerini kısıtlayabilir.
Tehdit suçu, kadına karşı işlendiğinde, suçun ciddiyeti artar ve cezası daha ağır olabilir. Kadına yönelik tehdit, bir kadının kendisine veya yakınlarına yönelik şiddet, tecavüz veya diğer zarar verici eylemlerle tehdit edildiği durumlarda oluşabilir. Bu tür tehditler, kadınların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir ve fiziksel, psikolojik ve sosyal zararlar verebilir.
Türkiye’de, kadına karşı tehdit suçu işleyen kişiye verilecek cezanın alt sınırı artırılmıştır. TCK 106. maddeye göre tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi halinde faile verilecek ceza 9 aydan az olamaz.
8. Tehdit Suçunun Sağlık Çalışanlarına Karşı İşlenmesi
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 12. ek maddesi, kamu veya özel sağlık kurumlarında çalışan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline yönelik işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarına ilişkin cezanın artırılmasını öngörmektedir. Bu suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda yer almaktadır ve cezaları, ilgili maddelere göre belirlenir. Ancak, bu suçların sağlık çalışanlarına yönelik işlenmesi durumunda, cezalar yarı oranında artırılır ve hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.
Kanun koyucu, bu hükümle birlikte ülkemizde fedakarca çalışan sağlık çalışanlarını özel olarak koruma altına almak istemiştir. Bu nedenle, tehdit suçu gibi suçların sağlık çalışanlarına karşı işlenmesi durumunda, cezaların artırılması caydırıcılığı artırmayı amaçlamaktadır.
Tehdit Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller
Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit edilmesi TCK’nın 106’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının 2’nci cümlesinde ifade edilen daha az cezayı gerektiren nitelikli haldir.
Sair kötülüğün kapsamı, kişinin hürriyeti, şerefi, onuru gibi mefhumlara yönelik haksız bir saldırı gerçekleştirileceği beyanıdır. Bu içeriği taşıması tek başına yeterli olmaz; soyut tehlike suçu olan tehdidi meydana getirmeye elverişli ve yeterli olması da ayrıca aranacaktır.
Tehdit Suçunun Özel Görünüş Şekilleri
1. Tehdit Suçunda Teşebbüs
Tehdidin sözle yapılması durumunda hareket, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku hâsıl etmeye elverişli ise suç tamamlanır. Tehdit sözle yapılmışsa icra hareketleri bölünemediğinden teşebbüs mümkün değildir.
Tehdidin iletiyle (yazıyla) yapılması durumunda teşebbüs mümkün olabilir. Zira yazıyla yapılan tehditte icra hareketleri kısımlara bölünebilir. Örneğin, mektupla tehditte bulunan kişinin mektup muhatabına ulaşmadan posta kutusunda veya yolda mektubu imha ederse ya da hareketin gerçekleşmesine engel olursa icra hareketleri kesildiğinden suç tamamlanamayacak teşebbüs aşamasında kalacaktır. Mektup muhatabına ulaşmışsa (mektup okunmuşsa) icra hareketleri bitmiş, suç tamamlanmış olacaktır.
2. Tehdit Suçunda İştirak
Suça iştirakin her şekli (Şerik, azmettiren, yardım eden) bu suç bakımından mümkündür.
3. Tehdit Suçunda İçtima
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı gerçekleştirilen tehdit eylemleri için tek ceza verilecek ve fakat bu ceza TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca arttırılacaktır.
Tehdit sucunun tek fiille birden fazla kişiye karşı işlenmesi de mümkündür. Örneğin failin karşısındaki topluluğa hitaben “Hepinizi öldüreceğim” demesi gibi. Bu takdirde TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanacak, zincirleme suç hükümlerinde olduğu gibi faile tek ceza verilip bu ceza TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca arttırılacaktır.
Tehdit suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için tehdidin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek tehdit içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşıldığında, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış acısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir mağdura yönelik hareketin bağımsız birer fiili oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi “fiilin hukuki anlamda tekliği” prensibine de aykırı davranılmış olacaktır.
TCK’nın 106. maddesinin üçüncü fıkrasında tehdit sucuyla ilgili özel bir içtima kuralına yer verilmiş, bu fıkraya ilişkin madde gerekçesinde, tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya mala zarar verme suçunun işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmedileceği belirtilmiştir. Kişi tehdidinin ciddiliğini vurgulamak için, bir başkasını öldürmüş veya yaralamış ya da malına zarar vermiş olabilir. Bu gibi durumlarda gerçek içtima hükümleri uygulanarak ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedilmelidir.
Fail, tehdidin ciddiliğini göstermek için bir başkasını öldürebilir, yaralayabilir ya da malına zarar verebilir. Bu gibi durumlarda fail sadece gerçekleşen bu araç suçlardan değil gerçek içtima hükümlerince hedef suç olan tehditten dolayı da cezalandırılacaktır. Örneğin; A, komşusu B’nin evini kendisine satmak üzere boşaltmasını istemektedir. Bu nedenle korkup kaçsın diye av tüfeğiyle evinin duvarlarına ve pencerelerine ateş etmiştir. Bu durumda fail hem silahla tehdit suçundan, hem de mala zarar verme suçundan cezalandırılacaktır. Yine bir kimse, geceleyin mağduru korkutmak için evine ateş ettiğinde hem mala zarar verme, hem de silahla tehdit suçunu işlemiş olacaktır. Aynı durum, tehdit amacıyla topuktan vurma olaylarında da uygulanacak, eylemin tehdit amacıyla gerçekleştirildiği ispat edilirse fail kasten yaralama suçunun yanı sıra silahla tehdit suçundan da cezalandırılacaktır.
Kusurluluğu Kaldıran Tehdit İle Tehdit Suçu Arasındaki İlişki
TCK m. 28’de “Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kusurluluğu kaldıran tehditle başkasına suç işletilmesi halinde araç olarak kullanan kişi fail (dolaylı fail) olarak sorumlu olur. Araç olarak kullanılan kişiye ceza verilmez. Örneğin, komşusunun malını çalıp kendisine vermezse çocuğunun öldürüleceğinden bahisle tehditte bulunulan kişi, komşusunun malını çalarsa fail hem tehdit suçundan hem de dolaylı faillik gereğince tehditte bulunduğu kişinin işlemiş olduğu hırsızlık suçundan sorumlu tutulmalıdır.
Tehdit Suçunun İntihara Yönlendirme Suçu ile Arasındaki İlişki
TCK m. 84/4’de “Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddede düzenlenen tehdit, intihara yönlendirme suçunun unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden bileşik suç hükümleri uygulanarak bir suçtan ceza verilir. Bu hüküm gereğince ortada iki suç olsa da fail yalnızca kasten öldürme suçundan sorumlu tutulur.
Tehdit sonucu intihara mecbur bırakılan kişi intihar etmesi neticesinde ölmezse yine bu hüküm uygulanır. Ancak ölüm neticesi tamamlanamadığında fail kasten öldürmeye teşebbüsten sorumlu tutulmalıdır.
Tehdit Suçunun Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ile Arasındaki İlişki
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun tehdit kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde temel ceza artırılarak hükmolunur. Bu durumda tehdit suçu konut dokunulmazlığının ihlali ile birlikte gerçekleşmektedir. Ancak TCK’nın 42’nci maddesi gereğince biri diğerinin ağırlaştırıcı sebebi olması dolayısıyla tek fiil sayılacağından içtima hükümleri uygulanmaz. Fail yalnızca konut dokunulmazlığının ihlali suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halinden yargılanır.
Tehdit Suçunun Hakaret Suçu ile Arasındaki İlişki
Hakaret, tehditle birlikte tek cümlede söylense bile (yazılı veya sözlü) hukuki anlamda iki hareket vardır. Örneğin “yosma seni gebertirim” sözünde “yosma” hukuki anlamda şeref ve saygınlığı zedeleyici tek hareket (hakaret) “seni gebertirim” sözü ise kişinin iç huzurunu zedeleyici (tehdit) hukuki anlamda tek harekettir.
Burada her ne kadar aynı cümlede söylense bile hukuki anlamda iki farklı hareket olduğundan gerçek içtima hükümler uygulanır. Faile iki suçun cezası toplanarak verilir. Ancak hukuki anlamda tek hareket varsa bir fiille birden fazla suç işlendiğinden farklı nevi’den fikri içtima hükümleri uygulanır. Örneğin “seni metresim yaparım” sözünde tek fiille hem hakaret hem de tehdit meydana geldiğinden en ağır cezayı gerektiren suçtan fail cezalandırılmalıdır.
Tehdit Suçunun Yağma Suçu ile Arasındaki İlişki
Tehdit bu suçun unsuru olduğundan bir fiille hem tehdit hem de hırsızlık gerçekleştirildiğinde içtima hükümleri uygulanmaz. Zira biri diğerinin unsuru olduğundan TCK’nın 42’nci maddesinde düzenlenen bileşik suç hükümleri söz konusu olur. Tehdit ve hırsızlık yağma suçunu meydana getireceğinden fail sadece yağma suçundan sorumlu tutulur.
Tehdit Suçunun Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu ile Arasındaki İlişki
Örneğin, kendisini yaralamak için gelen kişiyi korkutmak ve saldırıyı engellemek için havaya ateşe eden kişi, hem tehdit hem de silahla ateş edildiği için genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu gerçekleştirmiş olur. Fail işlediği bir silahla ateş etmek fiili ile hem tehdit hem de genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu meydana getirdiğinden farklı nevi’den fikri içtima kuralı gereğince faile en ağır olan tehdit suçundan ceza verilir.
Tehdit Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur. Bu suç, bir kişinin diğer kişiyi öldürmek, yaralamak, hürriyetini kısıtlamak veya onun malına zarar vermekle tehdit etmesi durumunda işlenmiş sayılır. Tehdit suçu, mağdurda ciddi bir korku yarattığından, cezası da ağır bir şekilde belirlenmiştir.
Ancak, faile verilen cezanın iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması durumunda, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Bu karar, sanığın hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ifade eder.
Tehdit suçu için de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Ancak, bu kararın verilebilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. İlk olarak, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması gerekmektedir. İkinci olarak, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutumu göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması gerekmektedir. Son olarak, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi gerekmektedir.
Eğer bu şartlar sağlanırsa, tehdit suçu için de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Ancak, sanık bu koşulları kabul etmezse, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmez.
Tehdit Suçu Nasıl Kanıtlanır?
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur ve kanıtlanması için belli başlı yöntemler mevcuttur. Tehdit suçunun kanıtlanabilmesi için öncelikle suçun unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Tehdit suçu için, kişinin bir başkasını öldürmek, yaralamak, hürriyetini kısıtlamak veya malına zarar vermekle tehdit etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, suçun varlığının kanıtlanması için bu unsurların mevcut olması gerekmektedir.
Kanıtlama yöntemleri ise şu şekilde sıralanabilir:
Görgü tanıkları: Tehdit suçunun kanıtlanması için görgü tanıkları dinlenebilir. Tehdit eylemine şahit olan kişiler mahkemede tanıklık yapabilir.
Ses veya video kayıtları: Tehdit edilen kişinin tehdidi ses veya video kaydı ile kaydetmesi durumunda, bu kayıtlar mahkemede delil olarak kullanılabilir.
Yazılı kanıtlar: Tehdit edilen kişinin tehdit mesajları veya tehdit içeren yazılı belgeleri saklaması durumunda, bu yazılı belgeler mahkemede delil olarak kullanılabilir.
Fiziki kanıtlar: Tehdit suçu işlenmesi sonucu, mağdurun bedensel olarak zarar görmesi durumunda, bu zararlar da mahkemede delil olarak kullanılabilir.
İnternet Üzerinden İşlenen Tehdit Suçu Nasıl İspatlanır?
İnternetten yapılan tehdit suçlarının kanıtlanması genellikle diğer tehdit suçlarına göre daha zor olabilir, ancak yine de birkaç yöntemle bu suçların ispatlanması mümkündür.
Ekran Görüntüleri: Tehdit mesajları veya diğer şüpheli mesajlar, ekran görüntüsü alınarak kaydedilebilir. Bu yöntem, mesajların kim tarafından gönderildiğine ve mesajın içeriğine dair önemli bilgiler sağlar.
Kayıtlı Mesaj Geçmişi: Bazı mesajlaşma uygulamaları, mesaj geçmişini kaydeder. Bu geçmiş, tehdit mesajının kaynağını ve içeriğini belirlemek için kullanılabilir.
IP Adresi: İnternet Protokol (IP) adresleri, internet üzerinden yapılan iletişimlerin nereden yapıldığını belirleyen benzersiz numaralardır. İnternet tehditlerinde, IP adresleri, tehditlerin kaynağını tespit etmek için kullanılabilir.
Uzman Analizi: Teknik bilgi gerektiren internet tehditleri için, uzmanlardan yardım almak önemlidir. Uzman analizi, tehdit mesajının kaynağını ve içeriğini daha ayrıntılı bir şekilde belirleyebilir.
Tanıklık: Tehdit mesajı alınan birisi, tehdit mesajının içeriğine dair tanıklık yapabilir ve mesajın kendisine ne zaman ve kim tarafından gönderildiğine dair bilgi sağlayabilir.
İnternet üzerinden yapılan tehditler, tehdit mesajının kaynağına ve içeriğine dair doğru bilgi sağlanması durumunda da kanıtlanabilir. Bu nedenle, mağdurların şüpheli mesajları kaydetmeleri ve mümkün olduğunca fazla delil toplamaları önemlidir.
Tehdit Suçunda Şikayet Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiş bir suçtur. Bu suçun farklı şekilleri bulunmakla birlikte, yalnızca malvarlığına yönelen basit tehdit şekli, şikayete tabi bir suçtur. Bu nedenle, malvarlığına yönelen tehdit suçunda şikayet süresi 6 aydır ve süre, mağdurun fiili ve faili öğrenmesinden itibaren başlar.
Ancak, tehdit suçunun yaşam hakkına yönelik basit şekli ve diğer nitelik halleri, takibi şikayete tabi olmayan suçlar kategorisine girer. Tehdit suçunun nitelikli halleri resen soruşturma ve kovuşturma konusu yapılır. Bu tür suçlar açısından suçun takibi dava zamanaşımı süresi içinde yapılabilir. Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır.
Tehdit Suçunun Cezasının Ertelenmesi Mümkün Müdür?
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçun cezası, hapis cezası veya adli para cezası şeklinde verilebilir. Ancak, belirli koşulların oluşması halinde cezanın ertelenmesi mümkündür.
Tehdit suçu işleyen kişi, Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesi kapsamında hapis cezasının ertelenmesinden yararlanabilir. Bunun için ise şu koşulların sağlanması gerekir:
- Hapis cezası iki yıldan az olmalıdır.
- Sanık, daha önce aynı veya daha ağır bir suçtan hüküm giymemiş olmalıdır.
- Sanığın, kişiliği, sosyal durumu, suçun işleniş şekli, suçun işlenmesindeki amaç ve kastı, pişmanlık duygusu, suçtan sonraki davranışları ve duruşmadaki tutumu, cezaevinde geçirdiği süre, suçun işlendiği tarihten bu yana geçen zaman gibi unsurlar dikkate alınarak yeniden bir suç işlemeyeceği konusunda mahkemece kanaat oluşmalıdır.
- Sanık, cezanın ertelenmesi karşılığında belirlenen süre boyunca bir suç işlememelidir.
Eğer bu koşullar sağlanırsa, mahkeme sanığın hapis cezasını belirli bir süre erteleme kararı verebilir. Bu süre, genellikle erteleme kararının verildiği tarihten itibaren 3 yıl olmaktadır. Bu süre içinde sanık yeniden suç işlemezse, ceza infaz edilmez ve sanık suçlu kabul edilmez. Ancak, erteleme süresi içinde yeniden suç işlerse, ceza infaz edilir.
Tehdit Suçunun Cezasının Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiştir ve cezası hapis cezası veya adli para cezası şeklinde verilebilir. Hapis cezasının yanı sıra adli para cezası da verilebilir.
Ancak, tehdit suçunun cezasının adli para cezasına çevrilmesi, belli koşulların varlığına bağlıdır.
Bu koşullar şu şekildedir:
- Sanığın daha önce suç işlemediği veya daha önce hüküm giymemiş olması,
- Suçun işleniş şekli ve mağdurun durumu göz önünde bulundurularak cezanın adli para cezasına çevrilebileceği mahkemece kararlaştırılmalıdır.
Bu koşulların sağlanması halinde, mahkeme hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.
Örneğin, bir kişi tehdit suçu işlemiş ve 6 ay hapis cezasına çarptırılmış ise, mahkeme bu cezayı adli para cezasına çevirebilir. Ancak, adli para cezası da 6 ay hapis cezasının karşılığı olan bir miktar olmak zorundadır.
Tehdit Suçunda Görevli Mahkeme Neresidir?
Tehdit suçu Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur ve ceza hukuku kapsamında değerlendirilir. Bu suçun soruşturulması ve yargılanması, Türkiye’de Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından gerçekleştirilir. Asliye Ceza Mahkemeleri, ceza davalarının ilk derece mahkemesi olarak görev yapar.
Ancak, eğer tehdit suçu işlenirken diğer suçlar da işlenmişse yargılama süreci farklılaşabilir. Bu gibi durumlarda, suçun işlendiği yer ve suçun niteliği göz önünde bulundurularak, mahkeme yetkisi belirlenir.
Tehdit Suçunda Yetkili Mahkeme Neresidir?
Tehdit suçunda yetkili mahkeme suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesidir.
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur ve suçun işlendiği yerin belirlenmesi, yargılama sürecinde önemli bir rol oynar. Suçun işlendiği yerin doğru belirlenmesi, yetkili mahkemenin belirlenmesine ve yargılama sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesine yardımcı olur.
Tehdit suçunun işlendiği yer tehdidin yapıldığı yer olarak kabul edilir. Bu nedenle, tehdidin yapıldığı yerin doğru bir şekilde belirlenmesi, suçun işlendiği yerin belirlenmesinde önemlidir.
Tehdit suçu işlendiği yerin belirlenmesi aşamasında, adli kolluk kuvvetlerine ve savcılığa da önemli görevler düşmektedir. Suçun işlendiği yerin belirlenmesi, delillerin toplanması, görgü tanıklarının ifadelerinin alınması gibi işlemler adli kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilir. Bu işlemler sonucunda suçun işlendiği yer belirlendikten sonra, yetkili mahkeme de belirlenmiş olur.
Tehdit suçu işlendiği yerin belirlenmesi aşamasında, bazı durumlarda uzman görüşüne başvurulması da gerekebilir. Örneğin, tehdidin telefon veya internet üzerinden yapıldığı durumlarda, suçun işlendiği yerin belirlenmesi ve tehdit eden kişinin kimliğinin tespit edilmesi için uzmanlık gerektiren teknik çalışmalar yapılması gerekebilir.
Yazılı, telefon veya diğer araçlar kullanılarak yapılan tehdit suçlarında suçun işlendiği yerin belirlenmesi, tehdidin nasıl yapıldığına ve kullanılan araca göre değişebilir.
Yazılı Tehdit: Yazılı tehditler genellikle mektup, not, e-posta, mesaj gibi yollarla yapılır. Bu durumda, tehdit edilen kişinin hangi adrese tehdit içeren yazının gönderildiği veya hangi hesaptan veya numaradan yazının gönderildiği tespit edilerek suçun işlendiği yer belirlenebilir.
Telefonla Yapılan Tehdit: Telefonla yapılan tehditlerde, suçun işlendiği yerin belirlenmesi için, tehdit eden kişinin nereden aradığı, kimin telefonunu kullandığı ve aramanın hangi telefondan yapıldığı gibi unsurlar dikkate alınır. Bu nedenle, telefon kayıtlarının ve arama kayıtlarının incelenmesi gerekebilir.
Diğer Aracı Kullanarak Yapılan Tehdit: Tehditler, sosyal medya, chat programları, internet siteleri gibi çeşitli araçlarla da yapılabilmektedir. Bu durumda, tehdit eden kişinin hangi hesaptan veya hangi internet protokol adresinden tehdit içeren mesajları gönderdiği tespit edilerek suçun işlendiği yer belirlenebilir.