Etkin pişmanlık diğer bir adıyla faal nedamet, bir kimsenin suç işledikten sonra pişmanlık duyarak sonucu önlemeye çalışmasıdır. Dolayısıyla etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama sahası ancak suçun işlenmesinden sonraki evrede mümkündür. Suçun işlenmesinin tamamlanmadığı aşamada failin pişmanlığı ancak gönüllü vazgeçme olarak değerlendirilebilir.
Etkin pişmanlık ancak suçun tamamlanmasından sonra hüküm kuruluncaya kadar söz konusu olabilir. Yargıtay’a göre etkin pişmanlık, teşebbüs aşamasında kalan suçlarda uygulanamaz. Yine Yargıtay başka bir kararında dosyanın Yargıtay’dan bozma üzerine yerel mahkemesine döndüğü aşamada da etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceğine hükmetmiştir (Yargıtay 6. CD., 4.07.2006, 2005/16954 E-2006/7164 K).
Etkin pişmanlık hükümleri ancak failin duymuş olduğu pişmanlığın sonucunda, o suçun sonuçlarını bir nebze olsun hafifletmesini olanaklı hale getiren suçlar açısından geçerli olabilecektir. Etkin pişmanlık hükümlerinden failin istifade edebilmesi için zararı gerçek bir pişmanlığının sonucu karşılamış olması gerekir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama koşullarının oluşması suç teşkil eden davranışın hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaz.
Etkin Pişmanlık Nedir?
Etkin pişmanlık, failin suçtan pişmanlık duyması ve suçun olumsuz etkilerini giderici aktif bir tutum takınmasını ifade eder. Etkin pişmanlık, cezanın kaldırılması ya da azaltılmasını gerektiren şahsi bir sebep niteliğindedir. Nitekim 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu 168. maddesinde malvarlığına karşı suçlarda etkin pişmanlığın cezada indirim yapılmasını gerektiren bir şahsi sebep niteliğinde olduğunu açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle etkin pişmanlık, suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda sadece ilgili suç ortağı bakımından sonuç doğurup, diğerlerinin ceza sorumluluğu üzerinde bir etki yaratmaz.
Etkin pişmanlık, failin (şüphelinin veya sanığın) kusurunu ikrar edip, bu kusurunu örtmeye ve suç oluşturan eylemini hukuk zemine döndürmeye yönelik çabalarıdır. Etkin pişmanlığın kusurluluğa etkisi yoktur, sadece failin kusurunu örter. Etkin pişmanlık suçun olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır. Etkin pişmanlık halinde işlenmiş olan suç gerçekleşmiş olan netice hiç olmamış gibi kabul edilmemektedir. Eylem ve netice varlığını korumaktadır. Fakat fail göstermiş olduğu pişmanlık gereği az cezalandırılmakta ya da cezalandırılmamaktadır.
Etkin Pişmanlığın Şartları Nelerdir?
Etkin pişmanlık, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu‘nda bütün suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak değil, özel suç tipleri bağlamında istisnai bir kurum olarak düzenlenmiştir. Kanunilik ilkesi gereği uygulama alanını genişletmek mümkün değildir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu‘nda etkin pişmanlığın uygulanabileceği suçlar olarak; organ ve doku ticareti (TCK 91), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (TCK 109), yağma, hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma (TCK 168), imar kirliliğine neden olma (TCK 184/5), uyuşturucu madde imal ve ticareti, uyuşturucu madde kullanma (TCK 188,191), parada ve kıymetli damgada sahtecilik (TCK 197, 199), suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK 220), evlenme olmaksızın dinsel tören (TCK 230/5), banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması (TCK 245), zimmet (TCK 247), rüşvet (TCK 252), iftira (TCK 267), yalan tanıklık (TCK 272), yalan yere yemin (TCK 275), suç delillerini gizleme (TCK 281/3), suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (TCK 282/6), muhafaza görevini kötüye kullanma (TCK 289/2), hükümlü ve tutuklunun kaçması (TCK 292), infaz kurumuna yasak eşya sokma veya bulundurma (TCK 297/4), silahlı örgüt ve silahlı örgüte silah sağlama (TCK 314-315), suç için anlaşma (TCK 316/2) suçlarını sayabiliriz. Bu sayılan etkin pişmanlık hükümleri haricindeki suçlarda etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için yukarıda açıklanan suçlardan herhangi bir yada birkaçının işlenmiş olması gerekir. Bununla birlikte suç bütün unsurları ile tamamlanmış olmalıdır. Çünkü tamamlanmayan suç failin iradesi ile yarıda kalırsa bu durumda gönüllü vazgeçme, failin iradesi dışında suçun yarıda kalması durumunda da teşebbüs hükümleri uygulanır.
Yine fail, sebep olduğu suçtan dolayı pişman olarak suçun neticelerini azaltmaya yönelik eylemlerde bulunmalıdır. Fail bu eylemleri gönüllü iradesi ile yapmalıdır ki suçluluğundan pişman olsun. Yoksa ceza tehdidinden kurtulmak için etkin pişmanlıkta bulunulması mümkün değildir.
5237 Sayılı TCK, failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için genellikle (TCK madde 93, 192, 201, 254, 282/6, 297/4); suç, suç ortakları veya suç konusu hakkında bilgi vermesini ve bu suretle suçun ortaya çıkarılmasına katkı sağlanmasını aramıştır. TCK’nın bilgi verme şartına bağlı etkin pişmanlık düzenlemelerinde failden beklenen bilginin kapsamı, failin bilgisine göre belirlenmelidir. Örneğin, suçu tek başına işlemiş olan failden suç ortaklarını bildirmesi beklenemez. Suçun, iştirak halinde işlendiği durumlarda ise şerik sayısının çokluğu sebebiyle, failin suçun her ayrıntısına vakıf olması mümkün olmayabilir. Bu gibi hallerde failin kendi “bildiği hususların tamamını” aktarması etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmelidir. Fakat bilgi sahibi olmakla birlikte, örneğin suç ortaklarını korumak veya başka saiklerle bilgi paylaşmaktan kaçınan fail, etkin pişmanlıktan yararlanamamalıdır. Ayrıca failin objektif olarak somut netice sağlamaya elverişli bilgiler vermiş olmasına rağmen, kolluk kuvvetlerinin bu bilgilerden yararlanamaması failin aleyhine sonuç doğurmamalı, onun etkin pişmanlıktan yararlanmasını engellememelidir.
Yargıtay’a göre, suç ortağı ya da diğer failler hakkında bilgi verilmesi şartına bağlı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için failin sadece üçüncü bir kişinin adını vererek suçla ilgisini belirtmesi yeterli değildir. Hakimin bu bilgilerin “iftira” niteliğinde olup olmadığını da araştırması gereklidir. Bunun için de öncelikle bu kişinin gerçekten var olup olmadığı tespit edilmeli, gerekirse hakkında soruşturma başlatılmalı, başlatılmış bir soruşturma varsa sonucu araştırılmalıdır.
Fail, suçtan kaynaklanan pişmanlığını açıkça pişmanım demek suretiyle ortaya koyabilir. Fakat sadece sözle pişmanlık belirtilmiş olması etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için yeterli değildir. Failin sözleri, tutum ve davranışlarını bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Yargıtay, pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, davranışlar yoluyla da ortaya konulabileceği görüşündedir. Hatta mahkeme failin, pişman değilim şeklindeki ifadesine rağmen, somut olayda etkin pişmanlığa ilişkin olgular varsa failin bundan yararlandırılabileceğini belirtmiştir. Yani önemli olan failin sadece bir pişmanlık beyanı veya görünümünde olması değil, olayın bütününe ilişkin değerlendirmede mahkemede bu hususta bir kanaat oluşturmuş olmasıdır.
Hukuka uygunluk nedenlerinin var olduğu hallerde; esas itibariyle ceza kanunları tarafından suç olarak düzenlenmiş olan bir fiil, en başından itibaren hukuka uygun hale gelmektedir ve fiili gerçekleştiren şahsa, ortada işlenmiş bir suç olmadığı için ceza verilemez. Cezasızlık sebebi niteliğindeki etkin pişmanlık hükümleriyle hukuka uygunluk nedenleri arasında failin cezalandırılmamasını sağlamak gibi ortak bir özellik olsa da diğer kurumların aksine sadece hukuka uygunluk nedenlerinin söz konusu olduğu hallerde bir suçun varlığından söz edilemez. Diğer bir ifadeyle cezayı kaldıran şahsi cezasızlık nedeni niteliğindeki etkin pişmanlık hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde fiil suç olma niteliğini korurken, hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde fiil hukuka uygundur, işlenen fiil suç teşkil etmez.
Örgütlü Suçlarda Etkin Pişmanlık
Örgütlü suçlarda etkin pişmanlık, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 221 ile kamu makamlarının örgütlü suçlarla mücadelesinde failin yardımcı olması için ayrı olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın 221. maddesinin 1. fıkrasında suç örgütü kurucularının, örgütü dağıtma veya verdiği bilgilerle dağılmasını sağlama şartıyla yararlanabileceği bir etkin pişmanlık düzenlemesine yer vermiştir.
TCK md. 221/2’de de örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi şartına bağlı bir etkin pişmanlık düzenlemesi yer almaktadır. Anlaşılacağı üzere kanun, failin bu fıkra kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için sadece örgütten ayrılmasını yeterli görmemiş, ayrıca bu durumu yetkili makamlara bildirmesini aramıştır. Ancak, ne kanunda ne de gerekçede yetkili makamdan ne anlaşılması gerektiği açıklanmamıştır. Maddenin konuluş amacından hareket edilerek, ihbar ve şikayette bulunulabilecek bütün birimlerin (adli ve idari), bu maddenin uygulanmasında yetkili makam olarak kabul edileceği söylenebilir.
TCK md. 221/3’te ise örgüt faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, örgütün dağılması veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi şartıyla yararlanabileceği bir etkin pişmanlık düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemenin 221/2 maddesinden farkı, failin kendiliğinden teslim olmayıp, güvenlik güçlerinin çabalarıyla yakalanmış olmasıdır. Bu nedenle de etkin pişmanlıktan yararlanması daha sıkı şartlara bağlanmış, sadece örgütten ayrıldığını yetkili makamlara bildirmesi yeterli görülmeyip, örgütün dağılması ya da mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi de aranmıştır. Bu fıkrayı uygulayacak hakimin, öncelikle fail tarafından verilen bilgilerin doğru olup olmadığını saptaması gereklidir. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre, verilen bilginin örgütün dağılması veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığı, İçişleri Bakanlığından ve gerekirse o yerdeki güvenlik güçlerinden sorularak öğrenilmelidir.
TCK md. 221/4’te ise örgütün faaliyeti kapsamında bir suç işlendikten sonra, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verilmesi şartıyla uygulanabilecek bir etkin pişmanlık düzenlemesine yer verilmiştir. Bu şartın da gönüllü olarak teslim olma suretiyle gerçekleşmesi durumu, güvenlik güçlerince yakalanma yoluyla gerçekleşmesinden daha fazla mükafatlandırılmıştır.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlığı düzenleyen TCK 221. maddenin 1. fıkrasında örgütün amacı doğrultusunda suç işlenilmemiş olması, 2. ve 3. fıkralarında ise örgüt faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesine iştirak edilmemiş olması ön şart durumuna getirilmiştir. TCK 221. maddenin 1., 2. ve 3. fıkralarının şartlarının oluşması halinde faile ceza verilmeyecektir. Bu fıkralardan yararlanabilecek olan fail, zaten örgüt faaliyeti çerçevesinde başkaca bir suç da işlememiştir. Fakat 4. fıkra failin sadece, örgüt kurucusu, yöneticisi ya da üyesi olmasından kaynaklanan sorumluluğunu bertaraf etmektedir. Yani failin, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen diğer suçlarından kaynaklanan sorumluluğu devam etmektedir.
Etkin Pişmanlık İle Gönüllü Vazgeçme Arasındaki Farklar
Gönüllü vazgeçmede fail suçu tamamlama imkanı varken pişmanlık duyarak kendiliğinden icra hareketlerine son verip suçu tamamlamamakta, suçtan gönüllü olarak vazgeçtiğinden dolayı cezasından indirim yapılmaktadır. Etkin pişmanlıkta ise fail özgür iradesiyle harekete geçmekte ve sebep olmuş olduğu suçun sonuçlarını pişmanlığın göstergesi olarak ortadan kaldırmaya gayret etmektedir.
Gönüllü vazgeçme, suçun tamamlanması anından önceki aşamada söz konusu iken etkin pişmanlık suç tamamlanmadan uygulanamaz, ektin pişmanlık hükümleri tamamlanan suçlar açısından uygulanabilir. Bu açıdan etkin pişmanlık ve gönüllü vazgeçme farklı zamanlarda ortaya çıkmaktadır.
Yine, gönüllü vazgeçme bütün suçlar açısından uygulanabilir, fakat etkin pişmanlık hükümlerini uygulamak her suç açısından mümkün değildir, sadece kanunda öngörülen suçlar açısından mümkündür. Gönüllü vazgeçme her halükarda bir cezasızlık sebebi iken, etkin pişmanlık bazen cezasızlık nedeni, bazen indirim nedeni olmaktadır.
Etkin pişmanlık ile gönüllü vazgeçme engel olucu hareket yönünden farklılık arz eder. Gönüllü vazgeçmede fail pasif kalarak fiili tamamlamamakta, etkin pişmanlıkta ise fail suç tamamlandıktan sonra aktif olarak harekete geçerek suçun neticelerini ortadan kaldırmaya yönelik eylemler yapmaktadır.
Gönüllü vazgeçmede o ana kadar yapılan eylemler suç oluşturmuyorsa fail cezalandırılmaz. Yani ortada suç yoktur. Etkin pişmanlıkta ise kişi pişmanlık gösterse dahi suç varlığını korur ancak pişmanlık nedeniyle fail cezalandırılmaz ya da cezadan indirim yapılır.