Doktorun aydınlatma yükümlülüğü nedir?
Hekim ile hastası arasında yapılan hekimlik sözleşmesi güven ilişkisine dayanmaktadır. Hekimin aydınlatma yükümlülüğü , taraflar arasında güven ilişkisinin mevcut olduğu ilişkilerde daha da ön plana çıkar. Hekimin hasta üzerindeki her önlemi, hastanın da onayını katılımını gerektirir. Hekim, bizzat hastayı veya kanuni temsilcisini (veli veya vasi), uygulanacak teşhis ve tedavi konusunda aydınlatmak zorundadır. Bu aydınlatma faaliyeti neticesinde, hasta veya kanuni temsilci, uygulanacak tıbbi teşhis ve tedaviye rıza gösterebileceği gibi göstermeyebilir de.
Aydınlatma konusu, hekimin hastasına uygulayacağı müdahaleyi hukuka uygun hale getiren bir durumdur. Hekimin aydınlatma yükümlülüğü, temellerini Anayasa madde 17’den alır. Öyle ki, Anayasa’mızın 17. maddesine göre, kişinin vücudu üzerinde rızası olmaksızın tıbbi müdahalede bulunulamaz. Bu sebeple, rıza çok önemli bir koşuldur. Hastanın kendisine uygulanacak müdahalelere rıza verebilmesi için onun yeterli düzeyde aydınlatılması gerekir. Anayasanın 17. maddesinin yanı sıra, kişilik hakkını koruma amacına yönelik Medeni Kanun’un 23 ve 24. maddeleri de hukuki dayanak olarak kabul edilebilir. Anayasa ve Medeni Kanundan başka hekimin hastayı aydınlatma yükümlülüğünün düzenlendiği özel hükümler de mevcuttur. 863 Sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun madde 70. maddesinde “bütün tıbbi müdahaleler için yetkili şahsın rızasını almak zorunludur. Rızanın geçerli olabilmesi içinse, hastanın, muvafakat beyanından önce müdahalenin türü, kapsamı ve sonuçları üzerinde aydınlatılması gerekir” hükmü yer almıştır.
Bu özel düzenlemelerin yanı sıra, Dünya Tıp Birliğinin (DTB) Lizbon’da 1981 yılında kabul ettiği altı maddeden oluşan bildirinin üçüncü maddesinde de hastanın “Uygun ve yeterli ölçüde bilgilendirdikten sonra tedaviyi ret veya kabul hakkı” olduğu ilkesi kabul edilmiştir. Bu bildiriye paralel olarak ülkemizde düzenlenen Hasta Hakları Yönetmeliğinin 15. maddesinin birinci fıkrasına göre, “hasta, kendisine uygulanacak tıbbi işlemler ile bunların muhtemel sonuçları üzerinde bilgi isteme” hakkına sahiptir.
Hekim ve hasta arasında gerçekleşen hekimlik sözleşmesinden doğan bir yan yükümlülük olarak aydınlatma, hekimin vereceği bilgilerle hastanın, uygulanması düşünülen tıbbi müdahale üzerinde serbestçe karar verebilecek duruma getirilmesidir. Çünkü sadece yeterince bilgi sahibi yapılan hasta, önerilen tedaviye razı olup olmama hususunda serbest iradesiyle karar verebilir. Olumlu ve olumsuz yönlerini bilmeden tıbbi müdahaleye muvafakat eden hastanın veya kanuni temsilcinin kendi serbest iradesiyle karar verdiğinden söz edilemez. Hasta veya kanuni temsilci tarafından verilen rıza mutlaka tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır.
Hekimin aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmesi bakımından hasta veya kanuni temsilciye, tıbbi bulgular ve teşhis hakkında açıklayıcı bilgilerin verilmesi gerekir. Hekim, hastaya tedavi ile müdahalenin türü ve içeriği; muayene sonucu tespit edilen hastalığın tedavi edilemediğinde meydana gelebilecek olumsuz sonuçlar anlatmalıdır. Buna da “süreç aydınlatılması” adı verilir. Bu aydınlatmanın amacı, hastanın daha sonra uygulanacak tedaviye razı olmasını sağlamaktır. Hastaya veya kanuni temsilcisine ayrıca, tıbbi müdahalenin beraberinde getirebileceği tehlikeler hakkında da bilgi verilmesi gerekir. Bu tehlikelerin yanında hastaya, uygulanacak tedavinin yan etkileri de bildirilmelidir.
Örneğin, yaranın iltihaplanabileceği, bir uzvun yeteneğini kaybedebileceği vb. anlatılmalıdır. Bu aydınlatma türüne de “riziko aydınlatması” adı verilir. Riziko aydınlatması, süreç aydınlatmasıyla birlikte hastanın önemli tehlikeleri taşıyan tedaviye razı olmasına yardım eder. Riziko aydınlatması hastaya uygulanacak tıbbi müdahaleye göstereceği rıza için çok önemlidir.
Yukarıda anlatılanlara ek olarak riziko aydınlatmasında hekim, hastasına kendisine vereceği ilaçlar hakkında da gerekli aydınlatmayı yapmalıdır. Çünkü hastanın uygulanacak ilaçlara alerjisi olabilir. İlaçların mutlaka özellikleri hastaya veya kanuni temsilcisine anlatılmalıdır. Aydınlatma türlerinden bir diğeri ise, fiyat aydınlatmasıdır. Hasta bu açıklamalar sonucu müdahalede bulunulup bulunulmamasını talep edecektir. Hekim verdiği bilgilerin doğruluğu konusunda hastasına karşı sorumludur. Bundan dolayı hastaya bilgi verilirken uygulanacak müdahalelerin devam süreleri ve fiyatları konusunda hastasını doğru bir şekilde aydınlatmalıdır. Ancak hasta daha evvelde aynı hekim tarafından aydınlatılmışsa, bir kez daha aydınlatmaya gerek yoktur.
Hekimin aydınlatma yükümlülüğünün içeriği ve kapsamı konusunda Türk Hukukunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Türk Hukukunda bu alanda en genel düzenleme, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi madde 14 de yer almaktadır. Hekimin aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı her somut olaya göre belirlenir. Bundan dolayıdır ki yükümlülük bazı hallerde ortadan kalkabileceği gibi, bazı hallerde de kapsamı daralıp genişleyebilir.
Hekimin aydınlatma yükümlülüğünün genişlemesinde etkili olan husus, uygulanacak tıbbi tedavinin ivediliğidir. Eğer uygulanacak tıbbi tedavi ivedi değilse, aydınlatmanın kapsamı da genişler. Aksi bir duruma aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı daralır. Kapsamın genişlediği bir diğer hal ise, hastaya uygulanacak tedaviye bağlı olarak tehlikenin büyüklüğüdür. Örneğin, hastanın diyabetik şeker oranının yüksek olduğu bir dönemde hangi sıklıkla şekerinin ölçülmesi gereği hakkında hekim hastayı aydınlatmalıdır.
Aydınlatma yükümü bazı hallerde ise, tamamen ortadan kalkar. Aydınlatmanın ortadan kalktığı hallere bazen hasta sebep olabilir. Örneğin hasta kendisinin aydınlatılmasını istemeyebilir. Bazı haller ise, hastanın kendi hastalığı hakkında genel rizikoları, bilinen durumlar olduklarından bu tür durumlarda hastanın aydınlatılmasına gerek yoktur. Ancak her ne kadar genel rizikolar hasta tarafından bilinse de, hastalığın nadir de olsa bazı yan etkileri görülebiliyorsa bu durumlar da aydınlatma olmalıdır. Ancak bu tür genel nitelikteki durumlarda hastanın aydınlatılmasına gerek yoktur. Aydınlatma hasta üzerinde kötü bir tesir bırakıp onu ruhsal bunalıma sokacaksa bu durumlarda da hekim hastayı aydınlatmamalıdır. Bu durumda tedaviyi seçme özgürlüğünü içine alan tedavi özerkliği söz konusudur. Aydınlatmanın gerçekleşmesi hasta veya yakınları için anlamsız hale gelmişse bu durumlarda da aydınlatma yükümü ortadan kalkar.
Aydınlatma yükümlülüğünün borçlusu olarak hekim, hasta ayırt etme gücüne sahip ise, bizzat hastayı; aksi durumlarda ise, onun yasal temsilcilerini muhatap alarak aydınlatmakla yükümlüdür. Hekim, ayırt etme gücü olmayanın kanuni temsilcilerine hastalığın tedavisi konusunda bilgi vermelidir.
Doktorlar hangi durumlarda aydınlatma yükümlülüğüne sahiptir?
Doktorlar aydınlatma yükümlülüğüne, hastanın tedavisi veya sağlık durumu hakkında bilgilendirilmesi gerektiği durumlarda sahiptirler. Bu bilgilendirme, hastanın tedaviye rıza göstermesi veya red etmesi için gerekli olan bilgileri içermelidir. Bu durumlar şunları içerebilir:
Tanı koyma: Doktorlar hastalığın doğasını, şiddetini, seyrini, olası sonuçlarını ve tedavi seçeneklerini hastaya açıklamalıdır.
Tedavi seçenekleri: Doktorlar hastanın mevcut tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirilmeli ve her seçeneğin avantajları ve dezavantajları hakkında ayrıntılı bilgi vermelidir.
Riskler ve olası komplikasyonlar: Doktorlar hastanın tedavisinin riskleri ve olası komplikasyonları hakkında bilgilendirilmeli ve bunların ne kadar sıklıkla meydana geldiği, ne kadar ciddi olduğu ve ne kadar süreceği konusunda açık ve net bir şekilde bilgi vermelidir.
İşlemler: Doktorlar, hastanın işlem sırasında ne bekleyeceği, hangi ilaçların kullanılacağı ve işlem sonrası olası etkileri hakkında ayrıntılı bir açıklama yapmalıdır.
İlaçlar: Doktorlar hastanın kullanacağı ilaçların yan etkileri, ne kadar sıklıkla ve ne zaman alınacağı hakkında bilgilendirilmeli ve hastanın ilacı nasıl kullanacağı konusunda açık ve net bir açıklama yapmalıdır.
Diğer seçenekler: Doktorlar hastalarını alternatif tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirerek, bu tedavi seçeneklerinin avantajları ve dezavantajları hakkında ayrıntılı bilgi sağlamalıdır.
Hastanın tıbbi durumu: Doktor, hastanın tıbbi durumu hakkında bilgi vermelidir. Bu, hastanın mevcut sağlık durumu, tanı konulduktan sonra beklenen seyir ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi içermelidir.
Test sonuçları: Doktor, hastanın test sonuçları hakkında bilgi vermelidir. Bu, hastanın testler sonucunda ne tür sonuçlar aldığı, bu sonuçların ne anlama geldiği ve tedaviye nasıl etki edebileceği hakkında bilgi içermelidir.
Tıbbi prosedürler: Doktor, hastanın tedavi planında yer alan tıbbi prosedürler hakkında bilgi vermelidir. Bu, hastanın hangi tıbbi prosedürlere ihtiyacı olduğu, bu prosedürlerin nasıl gerçekleştirileceği, ne kadar süreceği ve olası riskleri hakkında bilgi içermelidir.
Diğer Sağlık Uyarıları: Doktor, hastaya önerilerde bulunarak, hastalığın seyrini ve tedavi planını nasıl etkileyebileceği hakkında bilgi vermelidir. Bu, hastanın hangi yiyecekleri yemesi veya hangi aktiviteleri yapması gerektiği, hangi aktivitelerden kaçınması gerektiği hakkında bilgi içerebilir.
Doktorların aydınlatma yükümlülüğü, hastanın sağlık durumu ile ilgili olarak verilen tüm bilgileri kapsar ve hastanın tedaviye rıza göstermesi veya reddetmesi için gerekli olan tüm bilgilerin sağlanmasını gerektirir. Bu, hastanın kendi sağlık hizmetleri konusunda daha bilinçli kararlar almasını sağlar ve doktor-hasta arasındaki iletişimi geliştirir.
Aydınlatma yükümlülüğü, hasta mahremiyetini nasıl etkiler?
Aydınlatma yükümlülüğü, hastanın mahremiyetini etkiler ancak hastanın mahremiyeti aynı zamanda aydınlatma yükümlülüğüne dahildir. Bu nedenle doktorlar, hastalarının mahremiyetini korurken, aydınlatma yükümlülüğüne uygun bir şekilde hareket etmelidir.
Hastanın mahremiyeti, tıbbi bilgilerinin, tıbbi prosedürlerin ve tedavi sürecinin gizli kalması anlamına gelir. Doktorların aydınlatma yükümlülüğü sırasında hastaların gizliliğini koruması gerekir. Bu, doktorların hastanın bilgilerini yetkisiz kişilerle paylaşmaması, hastanın tıbbi kayıtlarını güvenli bir şekilde saklaması ve hastanın onayı olmadan bilgi paylaşmaması anlamına gelir.
Aydınlatma yükümlülüğü, hastaların tedavi süreci hakkında doğru bilgilendirilmesi gerektiğini belirtir. Bu, doktorların hastanın tedavi süreci hakkında tüm bilgileri açıklamasını gerektirir ancak bu bilgilerin paylaşımı, hastanın rızası olmadan gerçekleşmemelidir. Doktorlar, hastaların tıbbi bilgilerinin gizliliğini korumak için hastanın rızası alınmadan tıbbi bilgi paylaşmamalıdır.
Ayrıca, hastaların aydınlatılmış rızası alınmadan tıbbi müdahale yapılamaz. Bu nedenle doktorlar, hastaların rızası olmadan tıbbi bilgi paylaşmamalı ve tıbbi prosedürler gerçekleştirmemelidir.
Sonuç olarak, doktorların aydınlatma yükümlülüğü, hastanın mahremiyetini korurken, hastanın tedavi süreci hakkında doğru, açık ve anlaşılır bilgi vermesini gerektirir. Doktorlar, hastanın rızası olmadan tıbbi bilgi paylaşmamalı ve tıbbi prosedürler gerçekleştirmemelidir. Bu, doktorların hastanın mahremiyetini korurken, aydınlatma yükümlülüğüne uygun bir şekilde hareket etmelerini sağlar.
Aydınlatma yükümlülüğü ihlali durumunda ne gibi sonuçlarla karşılaşılır?
Aydınlatma yükümlülüğü, doktorların hastalarına doğru, eksiksiz ve anlaşılır bilgi vermesini gerektirir. Aydınlatma yükümlülüğü ihlali durumunda doktorlar, bazı hukuki sonuçlarla karşılaşabilirler. Bu sonuçlar arasında aşağıdakiler yer alabilir:
Hukuki sorumluluk: Aydınlatma yükümlülüğü ihlali, doktorun hukuki sorumluluğunu doğurabilir. Hasta, aydınlatma yükümlülüğü ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan dolayı doktora karşı hukuki yollara başvurabilir.
Lisans iptali: Doktorlar, aydınlatma yükümlülüğü ihlali sonucunda mesleki lisanslarının iptal edilmesiyle karşı karşıya kalabilirler.
Meslektaşlar arasında itibar kaybı: Aydınlatma yükümlülüğü ihlali, doktorun meslektaşları arasında itibar kaybına neden olabilir. Meslektaşlar, doktorların etik kurallara uygun hareket etmesini beklerler. Aydınlatma yükümlülüğü ihlali, diğer doktorların güvenini kaybetmesine neden olabilir.
Ceza davaları: Aydınlatma yükümlülüğü ihlali sonucu, doktorlar hakkında ceza davaları açılabilir. Bu durumda doktorlar, hapis cezası veya para cezası gibi cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler.
Hasta ilişkilerinde zayıflama: Aydınlatma yükümlülüğü ihlali sonucu, hasta ile doktor arasındaki güven ilişkisi zayıflayabilir. Bu durum, doktorun diğer hastaları tarafından tercih edilmeme ve itibar kaybına neden olabilir.
Sağlık kurumlarından soruşturma: Aydınlatma yükümlülüğü ihlali sonucu, doktorlar çalıştıkları sağlık kurumlarından soruşturma geçirebilirler. Sağlık kurumları, doktorların etik kurallara uygun hareket etmesini beklerler ve bu kuralların ihlali sonucunda soruşturma yapabilirler.